15 Eylül 2017 Cuma

Çocuk Kalmak ve Bir Yıldız Tozu Hikayesi

Carl Sagan'ın bir kitabından Jodie Foster'un oynadığı bir filme dönüşen Contact filmi beni en çok etkileyen filmlerdendir. 
Bunun bir nedeni de çocukluk ve ilk gençlik yıllarımdaki tütün tarlalarından gelir. Tütün serinde toplanmalıdır ve ancak geceleri serindir sıcak Ege yazları, bu yüzden uzun yaz gecelerinin gökyüzünü iyi  bilirim ben, sırtımda kara toprak yapay ışıklarla kirlenmemiş bir gök kubbenin sonsuzluğuna bakmışlığım, anlam aramışlığım çoktur.. Ve gökyüzü  ve yıldızlar ve çam ağaçlarının siluetinin dağların ufuk çizgisi olduğu sonsuzluk öyle yakın, öyle heybetlidir ki...Yalnızlık avcısı sizi sıcak bir dostluk gibi sarar.
Ve bakmak Samanyolu'na; bir ucundan öbür ucuna gezdirmek gözlerinizi ve bir yıldızın kayması,  içinizi rahatlatır ışığı ya da hüzün, inanıyorsanız bir canlının daha sonuna geldiğine güzel yaşamın. Ve sonra karanlık gecelerde, oralarda bir yerlerde bir ET, bir canlı olma ihtimalinin heyecanı kaplar içinizi; "merhaba Dünyalı!" der bir ses usulca, sadece siz duyarsınız. 
Contact filminde babası kılığında Jodie Foster ile konuşur öteki tür,  uzaylılar ve gökyüzüne dokunduğunda baba ve kız plazma yapısıyla ellerimi sarar gökyüzü. 
İşte o gün anlamıştım, öğrendiğin herşeyi her gün yıkamadıkça yeni hiçbir şey öğrenemezsin, bir süre sonra doğru bildiklerinin kölesi olursun. 
Çocukların neden en iyi öğrenciler olduklarını çok iyi biliyorum artık ve neden çok şaşırdıklarını, ve neden yaşlıların gasbet, çekilmez olduklarını; yaşlılar doğruları çok olan, çok bilenlerdir, bilgi beyinlerini katılaştırmıştır. 
Çocuk kalın, bulabilirseniz eğer bulutsuz bir gecede zifiri bir karanlıkta doğdumuz yer olan ve hala anlayamadığımız karanlık maddeden, karadeliklere... kadar tüm hammaddemizin piştiği gökkubbeye bakın. Ilk çocukluğuna bakın evrenin, bizim çocukluğumuza benzeyen evrenin çocukluğu  ve bize ancak ulaşan 1, 5, 10, 11... milyar ışık yılı uzaktan gelen başıboş sonsuzluğa yol alan ışıkları görün, mest olun.
Yıldız tozuyuz, altının ve toprağın ve suyun ve bilcümle varlığın piştiği yerden geliyoruz. Bir ölmüş güneşte, bir karadelikte sönecek ışığımız. 
Hepimizin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder