20 Ağustos 2015 Perşembe

Ultimate Cunda

Bu hafta sonu Cunda Adası'nda sırf eğlenmek, tanıdıklarla sohbet etmek, yeni insanlarla tanışmak ve hiç görmediğim ama adını sürekli duyduğum Ayvalık ve Cunda'yı görmek için, yüzme, dağ bisikleti ve koşu sporlarında yarışları olan Ultimate Cunda etkinliğine katıldım. 
Yüzmeye karşı pek ilgimin olmaması ve bu yüzden de kötü bir yüzücü olmam sebebiyle yüzmeyi es geçip dağ bisikleti 26 km ve koşu 16 km yarışlarına kayıt oldum.
Cunda'ya Türkiye'nin "ilk boğaz köprüsü" ile ulaşıyorsunuz. Absürt bir tabelada absürt bir bilgi ve korkulukları acemi bir inşaat işçisi tarafından yapılmış bir duvarı anımsatan bu köprücük ile ilgili bu bilgi beni sükut-u hayale uğratıyor. Başlangıçta Dan Brown'un simgeler üzerinden gittiği bir romanının başlangıcı gibi bir absürtlük başlangıcı olduğunu ve yarışmalarda yaşayacaklarımın işareti olduğunu anlamamıştım.
Cumartesi günü saat sabah 10:00'da bir grup dağ bisikletçisi start aldık, yolun ilk 3-4 km'si yumruk büyüklüğünde taşların olduğu çakıllaşmış taşlarla kaplı yer yer gevşek bir zemin olan bir traktör yoluydu, sonra 1 km kadar asfalt yol, yolun sonunda en baba dağ bisikletçinin bisikletten inmek zorunda kalacağı 100-200 metrelik dik bir rampa başlıyordu. Ondan sonrası benim için çok kolay bir sürüş olacaktı. Yaklaşık 8 km'den sonra da Cunda'nın içinden geçen asfalt ve Arnavut kaldırımı taşlarıyla döşeli yol ve başlangıç noktasına geri dönüş gerçekleşiyordu.
26 km dağ bisikleti yarışı bu yolun 2 turu ve son turda da 6 km'lik turu içine alacak şekilde düzenlenmişti. Son 6 km'lik tur içinkısa bir tırmanış sonrası biri toprak diğeri asfalt olan bir yol ayrımına ulaştım. İç güdüsel olarak sağdaki toprak yol mu yoksa soldaki asfalt yol mu ikilemiyle sağdaki yolda işaret olup olmadığına baktım. Yoktu. Bisiklet koşuya benzemiyor, çünkü koşu kadar yavaş gitmiyorsunuz küçük bir zaman kaybının telafisi sonradan çok zor olabiliyor. Ben içimdeki şüpheyle soldan yardırdım. Yolda karşılaştığım yürüyüşçülere "burdan bisikletçi geçti mi?" diye sorduğumda "evet" dediler. Rahatlamıştım.
Ama bitişde benim Garmin de Suunto da 28 km gösteriyordu. Oysa parkur 26 km'di. Herhalde yanlış ölçtüler ve "burası Türkiye" diye es geçtim. Eşim ilk turda benim 2. geçtiğimi ama yarışı benden önce birkaç kişinin bitirdiğini söyledi. Ben de "olamaz" dedim çünkü görme mesafesinde ne önümde ne de arkamda kimsenin olmadığını söyledim.
Otele geldiğimizde organizasyonun verdiği harita ile benim strava bilgilerini karşılaştırdığımda yanlışlık olabileceğini düşündüm. İçime kurt düşmüştü. Koşu için etkinlik alanına döndüğümüzde durumu bir yetkiliye anlattığımda "abi ya sizin gibi birkaç kişi daha aynısını yaptı, orada jandarma duruyordu, adamlar haber vermeden gitmiş." Çok da önemsemedim.
Koşu çok kalabalık bir grup halinde saat 16:05'de başladı, eşim Güldan 10km ve ben de 16 km koşacaktık. Gördüğüm kadınlı erkekli en renkli gruptu diyebilirim.
Bisiklet parkuruyla aynı yol üzerinde koşulacaktı ve ne olduysa 5 km'de oldu. Ben ilk 10-15 Kişilik grubun içinde koşuyordum. 5. Km'ye geldiğimizde 14-15 yaşlarında iki çocuk su veriyor ve bizi gitmemiz gereken yöne değil başka bir yöne yönlendiriyordu. 
Otoritenin 13-14 yaşında olması birşeyi değiştirmiyordu. Uyduk. 
7.km'de önümüzde gidenler yanlış yol diye geriye dönmüş koşuyorlardı ben gene biraz gittim ama arabayı ve arabanın içinde organizasyondan Faruk'u görünce ikna oldum. Arabanın arka kasasında koşucular geri dönüyordu, bir süre sonra önümüzde duran arabadan inen bu arkadaşlar yardırdılar smile emoticonbüyük olasılık derece de yapmışlardır. Ben o an yarıştan koptum. Benimle beraber koşan 50 yaşında olduğunu öğrendiğim eski atletlerden Erol isimli bir koşucuyla konuşa konuşa koşturduk. Sonra kadınlı erkekli 10 km'ciler ile lay lay lom koştuk. Bir süre sonra bu yarışı 16 km koşan 2 kişiden biri olan İznik'te bana güç veren Noyan geçti. 
Koşuyu 13.70 km 1:04:56 zaman ile bitirmiştim.
16 km ödül törenine dahil edildi. Atletler kendi aralarında anlaştılar ve bu sonuçlar çıktı dendi. Ödüller dağıtıldı. Kimsenin 16 km koşu sonuçlarının içine sindiğini sanmıyorum.
Bisiklette ben ve Duygun fazladan 2 km sürerek yaş grublarında birinci olduk. Heyhat, 16 km'yi 12-13 km koşanlar da birinci oldu smile emoticon frown emoticon.
Izmir'e olan yakınlığı ve benim için sporun eğlence kısmı önemli olduğu için bir şans daha verip eğer yapılırsa seneye de gitmek isterim. 
Kimse bu gerçeği kabul etmek istemese de Türkiye birçok alanda gelişmemenin ve yetişmiş insan sayısının azlığının sıkıntılarını yaşıyor.
Bu insan tipolojisinden ben de azade değilim. 
Ben ve bir grup insan bunu fark ediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder