Eğer hayatımızda fark yaratmak istiyorsak; hayatımızdaki başımıza gelen iyi ve kötü her şeyi dış etkilere bağlamamayı öğrenmeliyiz. Hayatımızdaki iyi şeyleri genelde kendimize yormayı, başımıza gelen kötü şeyleri dışımızdaki güçlerin oyunları gibi argümanlarla desteklemeyi severiz. Eğer kendimizi geliştirmek istiyorsak bu tip argümanları bırakıp, fark yaratmanın ne demek olduğunu ve potansiyelinizi maksimum düzeyde kullanmayı öğrenmemiz gerekiyor.
Bunu öğrenmenin ve uygulamanın yollarını bugün Maria Konnikova'nın başarılı hayat hikayesi ile anlatacağım; tanışmanızı isterim.
Başarılı olmanın ve onu koruyabilmenin en önemli ve ilk ayağı iyi bir eğitim almaktır.
Wikipedia'dan öğrendiğime göre Maria Konnikova bir Rus-Amerikan. Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra bu ülkede yaşayan Yahudilere İsrail'e ya da istedikleri ülkelere göç etme hakkı tanınır. Maria'nın ailesi Amerika'ya göç etmeye karar verir ve Maria 4 yaşındayken Massachusetts eyaletinde bulunan Boston'a yakın bir yere yerleşirler.
Wikipedia'ya* göre ailesi eğitime ve özgür düşünebilmeye en büyük engel olan televizyonu evlerine sokmazlar. Siz buna, büyük biraderin bizi maymuna çevirdiği ve Büyük Roma imparatorluğunun insanları eğlendirmek için -eğlenmek uyumak demektir, her şeyde eğlence aramak bir ergenlik dönemi hastalığıdır ve ne yazık ki toplumların da böyle ergenlik dönemleri olur, bu bize hiç de yabancı değildir; nedense ülkemizde herkeste bir komiklik paylaşma, izleme hastalığı var, bu kesinlikle zekadan beslenen mizahtan farklı bir ergenlik histerisi- insanlarla insanları, insanlarla vahşi hayvanları dövüştürdüğü bir kolezyuma benzeyen bütün sosyal medyayı da ekleyin.
Maria Kunnikova lise eğitiminden sonra Harvard Üniversitesi'nde psikoloji ve yaratıcı yazarlık okur ve "magna cum laude" (üniversiteden mezun olanların arasında yüzde 15'lik başarı dilimine girenlere verilen Latince onur ünvanı) onur derecesi ile bitirir.
Başarının ikinci ayağı ise, eğitiminize alanındaki uzman kişilerden eğitim alarak devam etmektir. Antik Yunan'dan beri değişmeyen kuraldır; ancak iyi hocalarınız varsa iyi eğitilirsiniz. Antik Yunan'dan aklınıza kalan bütün isimler bir şekilde birbirleriyle öğretmen öğrenci ilişkisi içindedirler. Sokrates Aristo ve Platon'un, Aristo Büyük İskender'in hocasıdır.
Bizde de belki de modern zamanlardaki tek gurur kaynağımız Atatürk ile ilgili göz ardı edilen diğer bir konu da Atatürk'ün aldığı çok iyi eğitimin üstüne doğal bir yetenekle kendi kendini eğitebilecek bir kapasitesi olmasıdır, ki bu da iyi bir eğitimin sonucudur. Atatürk yaşadığı dönemin dünya entellektüel dili Fransızca ile Fransız İhtilali'nin fikir babalarından Jean Jack Rousseau okuyabilecek düzeyde bir eğitimden geçmiştir.
Maria Kunnikova Harvard sonrası doktorasını daha önce bir yazımda bahsettiğim modern zamanların gerçek bir entellektüeli olan Steven Pinker ile Colombia Üniversitesi'nde yapmıştır.
Wikipedia'ye göre öğrenci profilinde ilgi alanı şöyle ifade edilmektedir.
"...özelikle belirsizlik ve risk altındayken aşırı (hot) ve normal (cool) duysal durumların kendini kontrol ve karar verme üzerindeki etkileri. Bireysel farklılıklar karar verme sürecinde nasıl rol oynar? Normal karar verme süreçleri aşırı duygusal koşullar altında nasıl aksar ve bu aksaklıkları daha iyi anlamak daha iyi kararlar almamıza nasıl katkı sağlar? O (Maria) aynı zamanda birey ve grup kimliğinin karar verme üzerine etkileri ile de ilgilenmektedir."
Daha sonra benim de zaman zaman yazılarını okuduğum The Atlantic, Big Think, The New York Times ve New Yorker'da psikoloji ve bilim konularında yazmaya başlar.
Daha sonra ilk kitabı Mastermind Sherlock Gibi Düşünmek kitabını yazar ve The New York Times'ta en çok satan (bestseller)olur. Kunnikova babasının ona çocukluğunda Artur Conan Doyle'nin Sherlock Holmes kitaplarını okuduğunu ve daha sonra da onun bütün serisini okuduğunu söylemektedir. Fiction (İngilizcede roman hikaye gibi eserlere denir,uydurma anlamı vardır.) okumanın önemini şöyle belirtir Konnikova:
"Bunu herkese anlatıyorum ... Bence sadece bilgiye dayalı (siz ders kitabı anlayın) kitaplar okuyorsanız yoksul bir yaşam sürüyorsunuz demektir ... Bence en iyi psikologlar aslında kurgu yazarlarıdır. Onların İnsan aklı hakkındaki anlayışları, psikoloji ile bir bilim olarak elde ettiklerimizin çok ötesindedir. Dikkatli bir denemeye ihtiyacınız var, ama aynı zamanda bir adım geri çekilmeli ve kurgu yazarlarının daha geniş bir bakış açısı ile gördüklerini ve çalışmalarınız için size fikir ve hatta fikirler sunabileceklerini fark etmelisiniz."
Caterina ile Strava (Koşu, yüzme ve bisiklet sürüşleri paylaşılabilen bir uygulama) sayesinde tanışmıştık. İzmir'de yaşıyordu ve Yeşilırmak ile Gediz Deltası üzerinden MIT Üniversite'sinin finansal desteği ile sulak alanlar antropolojisi üzerine doktorasını çalışıyordu. Beraber antrenman yapmaya başladık. Dere tepe koşuyorduk. Bu antremanlar bir çeşit beyin fırtınası olurdu. 2015 yılında İznik'te İznik Ultra'da koşacaktık, o kadınlar 45 km'de birinci ben ise 135 km'de yaş grubunda ikinci olacaktım. Sonra Kaçkar Ultra'nın ilk yılında o gene derece yapacak kadınlarda ikinci olacak ben ise sadece bitirecektim. Sonrasında 2016 Aladağlar Skyrunning koşacak o kadınlarda ikinci olacak ben ise bitirecektim. O sonra doktorası için Amerika'ya taşınacaktı, ama her yaz geldiği Türkiye'de onu evimizde ağırlamak gerçekten çok keyifli evde demekten çok dağda demek lazım çünkü o gelince mutlaka koşuya çıkıyoruz (bu sene eşi Benjemin'le geldi ve eğer ben kaza yapmasaydım Nif'e çıkacaktık, seneye çıkacağız:))
Caterina'na orta gelirli bir İtalyan ailenin tek çocuğu, kendi olanakları ile önce İngiltere'de liseyi sonra London School of Economics'de Sosyal Antropoloji okuyup Boğaziçi'nde yüksek lisans yapmıştı. İngilizce ve Türkçe'yi çok iyi bilir ve İngilizce çok iyi yazar. Her şeyi görebilecek kadar kocaman güzel gözleri ve bulunduğu ortama bir hareketlilik getiren kocaman bir gülüşü vardır. Bu günlerde Türkiye'deler ve yanlarında taşıdıkları katlanır bisikletleri ile tatil yapıyorlar.
Sevgili arkadaşım Caterina Scaremelli, Türkiye'nin Sulak Alanlar Antropolojisi üzerine MIT Üniversitesi'nde doktorasını bitirdi. Geçen yıl Amherst Üniversitesi'nde hocalık yaptı ve önümüzdeki öğretim yılı Yale Üniversitesi'nde çalışacak olan tanıdığım en zeki kadınlardan biri. Bir konuşmasında o çok küçükken, babasının kahvaltılarda ona Yüzüklerin Efendisi'ni okuduğunu anlatmıştı. Bu yazıyı yazarken onun iznini almak için yazıştığımızda eşi Ben'in ailesinin de ona çocukken kitap okuyup okumadığını sordum. Benjamin Harvard mezunu ve Hint Tarihi üzerine çalışıyor ve Boston Üniversitesi'nde öğretim görevlisi. Evet onun ailesi de o küçükken ona Micheal Ende'nin Asla Bitmeyen Hikaye kitabını okurlarmış. Çocuğunuzun Harvard'da ya da MIT'de okumasını istiyorsanız (ya da iyi bir üniversitede )ona çocukken televizyon izletmeyin ( sosyal medyaya takılmasına da izin vermeyin) ona kitap okuyun, kitap okutun.
Siz çocuklarınıza büyüdüklerinde hatırlayacakları hangi kitapları okuyorsunuz?
Siz çocuklarınıza büyüdüklerinde hatırlayacakları hangi kitapları okuyorsunuz?
Caterina başarı üzerine yazdığım bu yazıda mutlaka olmalıydı.
Maria Kunnikova'ya geri dönelim. Maria Kunnikova son olarak ikinci kitabı The Confidence Game kitabını yazar, o da bestseller olur.
Yeni kitabı için John Von Neumann Oyun Teorisi kitabını okurken tanıştığı pokere olan ilgisi ve sırasıyla önce 2017 yılında Monte Carlo'da yapılan bir poker turnuvasında 582 kişi arasında 42'inci olması sonrasında da geçen hafta Texasta yapılan bir turnuva ile Amerika'nın en iyisi olması ve 90 bin dolar olan ödülü kazanması. Bunun öncesinde bir poker üstadı olan Erik Seidel ile anlaşarak o oyun oynarken onu izlemesi ve onun (başta sözettiğim iyi hocaların olması gerekir önermesi) poker antrenörü olması.
Şimdilik kitap projesini askıya almış durumda.
Bu yazıyı kaytarmanın ve tembelliğin güvenli sularında yaşayıp herşeyi eleştiren -öncelikle kendim için, çünkü Einstein'a göre uzayın sonu olabilir ama aptallığın sonlu olması şüphelidir- embesillerden biri olmak istemiyorsanız her zaman -yaşın önemi yok- eğitiminize zaman ayırın; doğru düşünme parametrelerini, duygularınızı yönetmeyi ve bir konuda odaklanabilmek için alıştırmalar yapın. Konnikova odaklanmayı bir yazısında kas alıştırmalarına benzetiyor; ne kadar çok alıştırma yaparsanız o kadar kaslarınız ve odaklanmanız gelişir.
Şans çoğunlukla hazırlıklı olandan yana çalışır. Başarı siz kendinizi hazırlarsanız sizin olacaktır.
Yoksa hayatınızdaki bütün embesilliklerin kökenini dış güçlerin bir oyunu olarak görüp kaytarmanın pis sularında bir sülük gibi yaşayacaksınız.
*"Sovyetler birliğindeki propaganda deneyimlerinin etkisiyle Konnikova'nın ailesi televizyonsuz bir hayat yaşamaya karar verirler. "
*Affected by the propaganda experienced in the Soviet Union, Konnikova's parents decided to live without a television.
Wikipedia
Maria Kunnikova'nın Türkçe'ye çevrilmiş kitapları:
- Mastermind Sherlock Holmes Gibi Düşünmek
- Bir Sahtekar Gibi Düşünmek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder