İlk izlenim, ilk görüşte aşk, ilk görüşte vurulmak... Benim de ilk görüşte aşık olduğum bir kayadır Tantolos Kayası.
Şeylere bir ad verilmediği sürece kişiliksizdirler; çoğunlukla da sıradan, bayağı aleladedirler. Onlara kişilik veren adlarıdır. Bu da aslında tartışılır. Sanırım burada da benim en çok sevdiğim fenomen olan paradoks devreye giriyor. Bir şeye, o şey güzel olduğu için mi yoksa biz onu güzel bulduğumuz için mi isim veririz? Bizde ortaya çıkan güzel imgesi, bizden mi gelir yoksa o şeyden mi? Birincil olan nedeni bulamadığımız her kavram bir paradokstur.
Tantolos Kayası böyle bir kayadır. Doğanın bize armağan ettiği paradoksal bir güzelliği vardır. Benim için biraz da Avusturalya'da bir düzlüğün ortasındaki Aborijinlerin kutsal kayası Ayers Kayası'na benzer.
Uzun zaman önce hikayesini şöyle yazmıştım.
Tantolos Kaya'sı izmir Yamanlar Dağı'nda yer alan ve dünyanın en verimli ovalarından birine, Menemen Ovası'na bakan yekpare bir kayadır. Hemen yanındaki düzlükte yer alan çeşme, bir ihtimal bu topraklarda bir zamanlar kulaktan kulağa gezen mistik, kadim Tanrıları kavgalarını ve Tantolos'u taşır size.
(Koşuya çıkmam lazım, koşarken olgunlaşsın yazacağım, emin olun keyif alacaksınız, meraklısı İngilizce'de "tantalizing " sözcüğüne baksın )
Nerde kalmıştık?
Koşu ile bacaklar ve beden yoruldu ve küçük bir kaza ile yarıldı ama zihin tazelendi.
Tantalos Zeus ile Plüton'un oğludur. Atlasın kızı Dione ile evlenmiş Pelops ve Niobe (Ağlayan Kaya ) iki çocuğu olmuştur. Tanrılar sofrasına davet edilmiştir. Tanrılar sofrasından ambroisa yani Ab-ı hayatı çalar. Tanrılar da onu çenesine kadar su dolu bir yere yerleştirirler (Yamanlar Dağı'ndaki Karagöl olduğu rivayet edilir)ve başının üzerine de meyveler asarlar, her su içmek istediğinde su çekilir, her uzandığında meyveler dala dönüşür. İngilizce'de Tantalos'tan gelen tantalize "gösterip gösterip vermemek anlamında kullanılır."
Üzerinde yaşadığımız bu topraklar kadim kültürlerin ana vatanıdır. Bu topraklar olmasaydı Batı Uygarlığı da olmazdı.
Büyük bir hazinenin üzerinde oturuyoruz ama oturduğumuzdan olsa gerek, bu büyük kültürü yanlış bir yerden almaya çalışıyoruz, bu yüzden de sindiremiyoruz.
Konumuz sözcüklerin büyüsü olacak. Dün bir kitap okurken karşılaştım. Yunanca cosmos kelimesinin İngilizce'si order (düzen) imiş. Türkçe'de kozmonot, kozmopolit, ve kozmetik sözcüklerinin kökeni de bu cosmos sözcüğüdür. Kozmonot Rusların astronot için kullandığı sözcüktür, kozmopolit, karmaşık kişilikleri ve yapıları temsil eder, poly Yunanca çok demektir. Kozmopolit için çoklu düzen diyebiliriz. Kozmetik ise yüzümüzü düzene sokmaya yarar.
Burada bize bilimin aydınlık yüzü ile seslenen Carl Sagan'ın Cosmos kitabından ve onun Cosmos belgeselinden sonra onunla anılan Dünya'mızın şiirsel adı "Soluk Mavi Nokta"'yı da unutmayalım. Hepimiz bu Cosmos'un uzak bir köşesine sıkışıp kalmış "Soluk Mavi Nokta"'sında zaman dolduran ölümlüleriz.
Burada bize bilimin aydınlık yüzü ile seslenen Carl Sagan'ın Cosmos kitabından ve onun Cosmos belgeselinden sonra onunla anılan Dünya'mızın şiirsel adı "Soluk Mavi Nokta"'yı da unutmayalım. Hepimiz bu Cosmos'un uzak bir köşesine sıkışıp kalmış "Soluk Mavi Nokta"'sında zaman dolduran ölümlüleriz.
Diğer bir sözcük Türkçe'de sadece kapital, kapitalist ve kapitalizm olarak kullanılan capita sözcüğüdür. Capita Latince baş demektir. Kapital ise para anlamına gelir. Kapitalist ve kapitalizmin ne olduğunu herkes yaşayarak öğrenir zaten; paran yoksa insan değilsin. "Paran kadar konuş!"un Latince'sidir. Sosyalizm'in fikir babasının teorisini yazdığı kitabın orjinali de Almanca Das Capital'dir. Parayla olan ilgisine gelirsek. İlk paralar metalden yapılırdı ve üzerine hükümranın ya da kutsal varlığın baş kabartması konulurdu. İşte bu capita (baş ) kağıt paraya geçilmesine rağmen para anlamında kullanılmaya devam etti. ( Bitcoin'e ne desek acaba? ) Kapital'in diğer bir anlamının da başkent olduğunu belirteyim. Ölüm cezasının İngilizce anlamının da "capital punishment" olduğunu belirtelim.
Diğer bir sözcük de meter'dir. Metre, metro, ve metropol, metrobüs, metropolis ve İngilizce ''mother'' bu sözcüklerden gelir. Bir Yunan tanrıçasıdır ve İzmir Torbalı'da adına kurulmuş olan Metropolis diye bir antik kent vardır.
Polis kelimesi de şehir demektir. Metropolis Tanrıça Meter'in kenti anlamındadır. Meter'in hikayesi ise Sümer ana tanrıçası İştar'a kadar uzanır ve İngilizcedeki star kelimesi de buradan gelir. Çünkü gökyüzünün en parlak yıldızı tanrıça İştar'ı temsil eder. Venüs gezegenidir. Paskalya Yortusu olarak bilinen Easter (İngilizcesi) da Tanrıça İştar'la ilgilidir.
Sözcüklerin büyüsü beni hep baştan çıkarmıştır.
Hepimizin baştan çıkmaya ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
Yoksa isim verilmeyi hakketmeyen herhangi bir kaya kadar sıradan kalırız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder