25 Ağustos 2018 Cumartesi

Karşılaşma

Bisikletin zincir sesi şehrin uğultusundan kaçmanın en iyi yolu benim için. Farkında mısınız bilmem, yaz sıcağı ile birleşince kentler, otobüslere -gene bir yaz günü- balık istifi yığılmış insanların ter kokusu kadar bunaltıcı.

Amca, büyük olasılık bisikleti ile plastik toplayıp bunu yaşam aracına dönüştüren, gözümüzden kaçırdığımız, küçük gördüğümüz-ama bunu itiraf etme cesareti gösteremediğimiz- toplumun en alt gelir seviyesinde yaşayan binlerce insandan birisi. Onunla aynı yerde ikinci karşılaşmam. 

Fotoğrafını çektim ve yanından geçerken merhaba dedim. Dünyanın en hesapsız gülüşü ile gülerek merhaba dedi. Yoğun bir ter kokusu yükseliyordu ama nedense balık istifi yığılmış otobüs yolcularından yükselen o kesif tiksindirici koku yoktu, ya da ben o an amcaya duyduğum merhamet ile bu kokuyu bastırdım. 



Hayat insanlara nasıl davrandığınızda ilgili birşey, yüreğinizde Jean Valjan'a yer açın, merhamet bizi en insan yapan duygudur çünkü...

Bisiklet benim için her sabah şehrin hengamesinden kaçtığım ve zincir sesine vurulduğum bir araçtır. Zaman zaman kıyıda köşede kalmış, kimsenin fark etmediği ya da fark etmek istemediği insanlara götürür. 

Bazen de, yanımdan geçerken -bu sabah olduğu gibi-  bindiği motorlu aracın verdiği özgüvenle, gaza,  kornaya basıp ya da camdan bağırarak beni korkutan ve bundan inanılmaz keyif alan sığırlarla buluşturur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder