İnsanoğlu yerleşik yaşama geçtiğinde tarım yapmak ve tarım yapmak için de mevsim döngüsünü bilmek, mevsim döngüsünü anlamak için de yıldızların hareketlerini bilmek zorundaydı. Tarımın gelişmesi ticaretin de ortaya çıkmasına neden oldu. Ticaret denizlerde gemilerin dolaşmasını sağladı. Yıldızların bilgisi denizciliği geliştirdi. Bu bilgi birikimi olmasaydı Amerika'nın keşfi gecikirdi. (Yakacak dolar da olmazdı ihtimal)
20 yüzyılın ortalarında başlayan uzay yarışı olmasaydı bilim bu kadar gelişmezdi.
Gelişmiş ülkeler en zekilerin en zekilerini astrofizikçi yaparlar. Tesadüf değildir, dünyayı Babil'in Ziguratlarından bu yana gökyüzü ve yıldız bilimcileri değiştirmiştir. Galileo, Newton, Einstein... Bunlar dünyanın gördüğü en zekilerin en zekileridir ve üçü de uzayı anlamamızı kolaylaştıran fizikçilerdir.
Pozitif bilimlerden gücünü almayan hiçbir toplum gelişemez. İnsan için gerçeğe bilim kadar yaklaştıran hiçbir enstrüman yoktur.
Bütün geri kalmış toplumların kısır döngüsü yoksulluktur, yoksulluk beslenmenizden başlayarak özgüveninize kadar her şeyi bir buldozer gibi ezer. Yoksulluk insanları aptallaştırır. Aptallık kötü bir eğitim almanıza neden olur ve daha da aptal olursunuz. Aptallık sizi daha da yoksul hale getirir.
Yoksulluk ve aptallık sorununu çözebilecek en büyük enstrüman gene bilim olacaktır. Dünya adaletsiz bir yerdir ancak pozitif bilimlerin gücü bu adaletsizliği azaltabilir.
Bir daha bir gece vakti gökyüzüne baktığınızda bir yıldız tozu hikâyesi olan biz insana ve oradan doğan büyük bilgi birikimine bir göz kırpın. Gördüğünüz bizim hikâyemizdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder