Kafamda bir sürü metafor dolanıp duruyor. İnsanlar metaforu sever çünkü insan beyni somut şeyleri soyut şeylerden daha hızlı algılar bünün üzerine gerçeğin bükülerek rasyonalize edildiği hikaye anlama ve anlatma eklenince gerçekliği olmayan birçok mite inanmaya başlar. Bu inanç bize güvenli bölge sağlar bir nevi çölden kaçışın güvenli vahasında yaşamaya başlarız.
Aslında anlatmak istediğim metafor bir ırmak hikayesi idi. Bir dere olarak cılız sularla başlayan bir ırmak hikayesi. Dağ dere tepe gezmişliğim, baharda karın şıpır şıpır erimesi de dahil bir ip gibi akan su damlalarının sızışını, akışını görmüşlüğüm çoktur benim. Metaforumuzda bu hayatın başlangıcıdır. Önce küçük dereler oluşur sonra küçük çaylar bunlar ırmak olup ummana erişmeye çalışırlar. En çılgın dönemleri dağlardan çılgınca akışlarıdır gençliğimize benzerler sonra ovaya kavuşurlar hayatımızın büyük bölümü bu mendereslere benzer kıvrım kıvrım, zaman zaman daha önce geçtiği noktaya yaklaşır, sessiz sakin gözükür ama bir akış vardır dipten dipten ilerleyen, deryaya ulaşmadan önce dinginleşir yorulmuştur.
Sonra deniz olur. Deniz oluruz. Deniz ölümün adıdır bir ırmak için.
Küçük Menderes ırmağı Selçuk Pamucak Sahili'nde kavuşur denizine. Yolunuz Selçuk'tan Özdere'ye doğru giden yoldan geçerse Kuşadası Selçuk yol ayrımından 2-3 km sonra geçeceğiniz köprünün üzerinde durun ve koskoca Küçük Menderes Havzası'nı bize armağan eden, kadim zamanların New York liman kenti Efes şehrini taşıdığı alüvyonlarla denizden koparan Küçük Menderes nehrinin kimyasal köpükleri ve pis bir koku ile simsiyah akan suyuna bakın. Kirli bir ölümdür, denize kavuşmadan onu öldürdüğümüz bir ölüm.
Metaforları severim ben. Bu ülke insanının meziyetlerini anlata anlata bitiremediğimiz, bizden başka herkesi eleştirdiğimiz akıl dışı bir eğitimden geçtik hepimiz ve Küçük Menderes gibi kirlendiğimizi ve koktuğumuzu söyleyenleri hep düşman kabul ettik. Bir menderes akışında yavaş yavaş kirlendiğimizi anlayamadık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder