BAŞLANGIÇ
Sabah kalktığımda karanlıktı.
Uzun süredir kışın ve hastalığın da etkisiyle miskin bir kedi gibi evden dışarı çıkmak istemiyor, koşmuyor, yürümüyordum bile. Aldığım günden beri bir türlü sevemediğim yürüyüş botlarımı çıkardım dolaptan.
GELİŞME
Kaynaklar Köyü'ne geldiğimde saat 8:30 sularıydı. Uyuz bir it gibi köy kahvesinin sobasının başında siftindim. Yürüyüşe başladığımda saat 9:30 olmuştu. Sadece ben vardım yollarda. Tekçam'a geldiğimde ayakkabıların vuracağını anladım, ayaklarımı bantladım. Yol boyunca fotojenik manzara ve nesneler aradım. Yerde kar kalıntılarının oluşturduğu mükemmel küreleri görünce onları fotoğrafladım. Bu sırada ateş yakmış insanları gördüm, beni fark etmediler, fark da edilmek istemiyordum, kuyruğunu iki bacak arasına sıkıştırmış korkak bir sokak köpeği gibi yanlarından geçtim. Yaktıkları ateşten çıkan duman kokusu aldı beni çocukluğuma götürdü, en güzel anılarıma. Patikaya girdiğimde uzaktan bir köpeğin ulumasını duydum.
Ormanda yürümek açıklıkta yürümekten her zaman daha korku verici ve daha da yalnızlaştırıcıdır; örneğin düz açık bir alanda asla korkuyu, ürpertiyi hissetmezsin, dönüp bakmazsın arkana ama ormanda her ses senin dikkatini çeker. (Hatta bu gün yüksekte olduğum için oldukça uzakta oluşan kendi gölgemi bir başka canlı sandım.)
Her yalnız yapılan yolculuk, ruhanidir bir bakıma. Yalnızlıklarıyla yol hikayesi olmayan insanlar kendilerini tanımakta güçlük çekerler. Dağ yürüyüşlerimde çoğunlukla yalnızımdır. İnsanların kendilerini korkularıyla yönetmesi çok anlamlı gelmiyor bana, yönetilmesi gereken bir şey varsa o da korkularımızdır. Kime söylesem -ki bu yazıyı okuyan siz de belki aynı şeyi düşüneceksiniz- yalnız gitmesen iyi olur, bir şey olursa yapayalnız ne yaparsın?
Yürüdüğüm patika Nif'e çıkan en güzel yollardan biri ama pek kullanılmıyor nedense ya da dağcılık kulüpleri bilmiyor.
Nif Kulübe'nin hemen altında yer alan çeşmede durdum. Çeşmenin ağaç gövdesinden yapılmış yalağı toprak dolmuştu, hayvanların su içebileceğini düşünerek temizledim. (Yalnızlık sizi ya melek yapar ya da şeytan, ki aslında şeytan da bir melektir.) Ben melek olmayı seçmiştim.
Sesimi duyan köpek uzaklardan tekrar uludu.
SONUÇ
SONUÇ
Nif Zirve'ye doğru yürüdüm, yalnızlığım ve benden başka kimsecikler yoktu. İki kişiydik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder