20 Kasım 2018 Salı

Aynalama

Beynimizin 1970'li yıllardan beri bilinen bir özelliği var, havalı bir deyişi ile mirroring.
( Burada bir parantez açalım, -ki açtım- camiye gidenler bilir, imam önce Arapça birşeyler söyler sonra Türkçe'sini. Tanzimat dönemi entellektüeller arasında bu dil Fransızca, günümüzde İngilizce olmuştur. İngilizlerde bu Fransızca'dır. Kısacası her toplumda hayranlık duyulan ya da sizi entellektüel gösterdiğini düşündüğünüz  bir başka dil vardır. Bu bizde biraz daha fazladır sırf bu yüzden ata dilimizi eğip büküp Osmanlıca diye bir dil yaratmışız. 
İnsan istediği kadar tersini söylesin, egoisttir ve kendini üstün görmeye teşnedir. 
Aslında hepimiz birer poker oyuncusuyuz, poker oyun stratejileri sizi hayatta kalmanızı ya da daha üst konfor bölgesine (hiyerarşisine) taşır. Bunlar yüceltilen "mütevazi olma" adına kabul etmesi zor şeyler.) 

Mirroring yani aynalama (imam kıvamına geldim artık kopacağım) bizi sosyalleştiren en önemli özelliğimizdir. Avcı toplayıcı atalarımızın beyinlerinin geliştirdiği hayatta kalma (survive) stratejisidir. Aynalama gen havuzunu yedi milyar ile tıkabasa dolduran insanların çoğunluğunda vardır, sadece otistiklerde ve Asperger Sendromu olanlarda yoktur. O yüzden otistikler göz teması kuramazlar. 
Anomaliler dışında, her insan beyni en az iki-üç milyar yıllık bir biyolojik yazılımın (software) bir çıktısıdır. 
İnsan beynini temel algoritmaları ve parametreleri yüklü bir softwareden oluşan bir hardware benzetebiliriz. Bu hardware yavaşta olsa tanımaya başlıyoruz çünkü onun karmaşık yapısını tanımamıza yarayacak fMR görüntüleme teknikleri ile olasılıkları hesaplayan (organize olabilen beynin ürünü) süper bilgisayarlarımız var. 

"a microcosm of the corporate environment."
Bu cümle bu yazıyı yazmama neden olan sabah sabah bana evraka anı yaşattıran cümle. (bu cümle imamlık ile ilgili değil, meraklısı Google Translate'ten anlamını bulur) 
Beynimiz yaptığımız en küçük hareketten, çözmeye çalıştığımız en karmaşık kuantum problemine kadar kullandığı bir yöntem bu, mikrokozmoz bir çevrede işbirliği ile çalışma. Beyin paradoksal çalışan bir biyolojik yapıdır, sadece bir santimetre küp kesiti milyonlarca nöron ve sinapsis bağ yalıtkan ve destekleyici glia hücreleri ile dolu bir yapı bu. Paradoksal çalışıyor çünkü her öğrendiğiniz daha sonra öğreneceklerinize zemin hazırlıyor. Kötü eğitim bu paradoksal yapının bir süre sonra beynin sadece tavuk yumurta paradoksunda bırakıyor ve bir papağan gibi "tavuk yumurtadan çıkar ya da yumurta tavuktan çıkar" durumunda kalıyorsunuz, mikrokozmoz işbirliği katılaşıyor, değişmez pathwayleriniz (yolak) oluşuyor. 

Başa dönelim. Aynalama bizi hayatta tutan organize varlıklar olmamızı sağlayan beyin yapıları. Toplumları birer beyin gibi düşünebiliriz, her birey bir nöron aramızda kurduğunuz bağlar sinapsis bağlar ve coğrafyamız da glia hücreleri. Anomali dışı her birey aynalama ile bir bakıma yaşadığı toplumun bir yansısı. 

Eğer yaşadığınız toplumun aynalaması sizi daha zeki birer varlık haline getirmiyorsa orada büyük bir problem var demektir. "Körler sağırlar birbirini ağırlar." sözünden yola çıkarak bunu farketmek ise gerçekten çok zordur. 

Sosyal varlık olmayı beş kişiye indirgeyen çok sevdiğim bir söz var. 
"Etrafınızdaki beş insanın ortalamasısınız."*
Toplumsal isyanınızı bu beş kişi ile organize edin, okuyan, düşünen, spor yapan, yazan, satranç, briç ya da poker oynayan kişiler olsun bunlar. (ben bu oyunlardan hiçbirini oynamıyorum) Umutsuzluğa yer yok, bu beşliyi gören ve "aynalayan" birileri mutlaka çıkacaktır. 



*Sözün orjinalinde beş kişinin zeka ortalaması yazar, ben bunu her alanda geçerli olduğunu düşünüyorum. Görgü, estetik, duyarlılık, sorun çözme vs.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder