9 Kasım 2015 Pazartesi

Bir Gün İki Yarış, Gaziemir Ata'ya Saygı Koşusu ve Menderes Gümüldür Bisiklet Yarışı

Ve ormanda iki yol çıktı karşıma,
Ve ben az kullanılmış olanı seçtim
Aslında bütün farkı yaratan buydu.
Rorbert Frost


Yeni yetme bir genç öğretmen olarak ilk göreve başladığım Hakkari'de üçüncü sınıf bir otelin resepsiyonunda duran bir TV’den izlemiştim Ölü Ozanlar Derneği filmini. Robin Williams’tan duymuştum bu şiiri ilk defa, sonra İngilizce olarak en çok  okuduğum şiirlerden biri oldu.

Ölü Ozanlar Derneği beni derinden etkileyen filimlerden biridir ve aynı filimde; ‘O captian my captain..’ diye başlayan şiiri de okur Robin Willams, ki başka güzel Amerikalı şair Walt Whitman diğer bir güzel Amerikalı Abraham Lincoln’un öldürülmesi üzerine yazmıştır.

O zamanlar cumalar benim için Leman günüydü Metin Üstündağ’ın ünlü sözlerle ürettiği aforizmalara bayılırdım, Robert Frost’un bu dörtlüğü üzerine atfen;

‘ormanda iki yol çıktı karşıma
Ve ben az kullanılmış olanı seçtim
Ve tam orta yerine sıçtım’

yazmıştı Met Üst.


Aslında tam bize yakışan bir tarz.


Foto: İzmir Atletizm

‘O captain my captain’ O kaptanım, benim kaptanım…’ bu topraklar da Mustafa Kemal’dir. Büyüktür. Öyle de kalacaktır. Onun adına yaşadığınız yerde düzenlenen bir yarış da koşmaya değer.

İki hafta önce Kapadokya’da 110 km’yi 16:43 saatte koşmuştum ve en acılı iki baş parmak tırnağı kaybını 4. defa yaşamıştım. Yarış sonrası 4 gün dinlenmiş sonra tekrar koşmaya başlamıştım, nedense kendimi iyi hissediyordum. İşte tam bu sırada çalıştığım okulda görev yapan Beden Eğitimi öğretmeni Adnan Yahşi (güzeldir kendisi) ve benim de üyesi olduğum İzmir Atletizm  Spor Klübü öncülüğünde ve Gaziemir Belediyesi desteğiyle 4 km’lik Ata’ya Saygı Koşu’su yapılacağını öğrendim. Kaydımızı birçok öğretmen arkadaşla yaptırdık. Aynı günlerde aynı gün Menderes Belediyesi’de CAT ile (Cuma Akşamı Bisiklet Topluluğu)  56 km’lik Menderes Gümüldür bisiklet yarışını yapacağını öğrendim. Aslında spora 2008 yılında dağ bisikleti ile başlamıştım ben, koşmaya sonradan başladım. İlk göz ağrım bisiklettir. Bisiklet çocukluğum ile kurduğum en güçlü bağdır da aynı zamanda. Bu kadar yakınama gelmiş bir yarış kaçmazdı. Kaydımı yaptırdım.

Gaziemir Belediye’sinin önü ana-baba günüydü öğrencilerim, veliler, öğretmen arkadaşlar herkes belediyenin verdiği Atatürk siluetli Türk Bayrağı tişörtleri giymiş kıpır kıpır kaynıyordu.

Start Adnan Yahşi’nin cazgırlığı ve Onuncu Yıl Marşı sesleri arasında başladı. Yaklaşık olarak, çoluk-çocuk, kadın-erkek, yaşlı genç 750 kişi vardı. Bu yarışlar çok komik oluyor küçük çocuklar en önden çıkıyor ve 100 m. sonra hepsi dökülüyor. Ben de ön sıralarda tempoyla başladım ve öyle de bitti zaten son 500 m.’de beni geçmek isteyen birisi oldu ama geçemedi. İlk 5 içinde 5. olarak 15 dakikada yarışı bitirdim. Yaş grubu birincisi olmuştum. Aklım Menderes’teki bisiklet yarışındaydı kayıt için erken gitmeliydim, ama madalya törenine de katılmak istiyordum. Çünkü etrafımda eski ve yeni öğrencilerim doluydu. Yarışı bitiren öğrencilerim Alkım, Ayşe, Aras’ı kutladım madalyalarını almış gözlerinin içi gülüyordu.




Foto: Güldan Kalem

Tören sonrası hemen oradan ayrılıp eve geldim kıyafetlerimi bisiklet formamla değiştirip yola çıktım. Menderes’e vardığımda kayıt masasındaki görevli adımın karşısına gelmedi işareti koyarken kaydımı yaptırıp lisansımı teslim ettim.

Etrafta gezerken bisiklet takımı Flamme Rouge’dan arkadaşlarım Paul Bollam, Kemal Sevdiroğlu ve Lyndon Way ile karşılaştım. Bir de Birol Hocam (Toraman) vardı. Aslında onların geleceğinden haberim de yoktu. ‘O derece takım ruhu’ yani. Son olarak bir muz yedim ve start’ın verileceği ana yola doğru belediye başkanında olduğu bir bisiklet sürüşü yaptık. Bu benim ilk bisiklet yarışım olacaktı ama sakindim, çünkü ben motivasyonu yüksek ama pek derece hırsı da olmayan biriyim. Kürsü’ye çıkarsam sadece mutlu oluyorum.
Start verildi.  500 metre sonra grup lideri oldum ve bu 30 km olan Ahmetbeyli’ye  kadar da böyle kalacaktı. İlk 2 km sıcak asfaltta bisiklet yağ gibi akıyordu. Sonrasında kompresör işçisi olarak yarışı bitirecektik. Küner kavşağında yavaşladım. Sola dönüp yardırmaya devam ettim. Değirmendere rampasında Paul beni geçti, sonra sağımdan solumdan bir 5-6 kişi daha geçti ama 200 metre sonra ben gene grup lideri oldum. Arkamda Kemal ve Lyndon’un ve Paul da olduğu bir grup vardı. Çamönü’nden sonra hep iniş olduğu için ve rüzgar da arkadan yardım ettiği için yardırıyordum. Bizden önce çıkan gruptan sanırım 5 – 6 kişiyi de geçtik ve ben enerji jelerinden bir tane çıkarıp yedim. Biraz daha gittikten sonra Ahmetbeyli’deki sert çıkışı düşünüp başka bir jel daha yedim. Sanırım bu yaptığım en büyük hataydı. Çünkü enerji akışı yön değiştirmiş bacaklardan mideye yönelmişti. Rampa çıkışında şiştim. Sağımdan geçen Kemal ve solumdan geçen grup kopmuştu. O an zaten kaybetmiştim.

Foto: Menderes Belediyesi

Sonra tempomu koruyarak beni geçen gruptan ve ilk çıkan gruptan 5-6 kişiyi geçtim. Gümüldür kavşağına gelmeden önce geçtiğim bir arkadaş peşime takıldı ve beni bırakmadı son 500 metre beni geçmek için çok uğraştı ama benim ‘mental eşik’ten sonra çok zor geçileceğimi bilmiyordu. Ben önde o arkada hayatımın en hızlı geçişini gerçekleştirdim. Kemal ve Lyndon’un yanına gittim. Lyndon benim için ‘kamyon şöförü’ der, ben beraber sürüşlerimizde de onları çekerim onlar da beni rampada geçer. Lyndon benim pek de akıllı olmadığımı düşünüyor sanırım. Çünkü o eski bir yarışçı, ben yeni. Seneye çok farklı olacak. Benim yaptığım bir hatanın öğretme gücü başkalarının söylediklerinden çok daha etkili. Öğreniyorum. Bu da ayrıca bir mutluluk kaynağı benim için.
Neyse sonuçta yaş grubumuzda Kemal 6, Lyndon 7, ben 8 olmuşum sanırım Paul’de 12-13’lerde bir yerlerdedir.

Foto Yücel Kalem, Soldan sağa; Birol Toraman, Paul Bollam, Kemal Sevdiroğlu, Yücel Kalem, Lyndon Way

Yarış belki ilk olması yüzünden gözden kaçmıştı ama yarış bitiminde yarışçılara sıcak bir içecek, su, bir muz, (ya da mandalinası ile ünlü bu yerin mandalinaları), bir sandviç verilebilirdi.

Neyse. Seneye belki bunlar da düşünülür. 

Kendi adıma bana bu heyecanı yaşattıkları için CAT'e (Cuma Akşamı Bisiklet Topluluğu) ve Menderes Belediyesi'ne teşekkür ederim.

Gaziemir Belediyesi, İzmir Atletizm ve Adnan Yahşi'yi de unutmayalım. Teşekkürler.

Ormanda iki yol çıktığında karşınıza, siz de az kullanılmış olanı seçin ama lütfen ortasına sıçmayın.

Az kullanılanı seçtiğiniz yol, belki sizi tehlikeli ama muhteşem bir maceraya götürecektir. Eğer gittiğiniz yol size hiçbir zorluk çıkarmıyorsa yanlış yoldasınız demektir. Yolunuzu değiştirin.

Fark yaratmak istiyorsanız, farklı olmalısınız. 


Metinde sözü geçen şiirler:

The Road Not Taken  

Two roads diverged in a yellow wood,
And sorry I could not travel both
And be one traveler, long I stood
And looked down one as far as I could
To where it bent in the undergrowth;


Then took the other, as just as fair,
And having perhaps the better claim,
Because it was grassy and wanted wear;
Though as for that the passing there
Had worn them really about the same,


And both that morning equally lay
In leaves no step had trodden black.
Oh, I kept the first for another day!
Yet knowing how way leads on to way,
I doubted if I should ever come back.


I shall be telling this with a sigh
Somewhere ages and ages hence:
Two roads diverged in a wood, and I—
I took the one less traveled by,
And that has made all the difference.

O Captain My Captain

O Captain! My Captain! our fearful trip is done;
The ship has weather'd every rack, the prize we sought is won;
The port is near, the bells I hear, the people all exulting,
While follow eyes the steady keel, the vessel grim and daring:
But O heart! heart! heart!
O the bleeding drops of red,
Where on the deck my Captain lies,
Fallen cold and dead.
O Captain! My Captain! rise up and hear the bells;
Rise up—for you the flag is flung—for you the bugle trills;
For you bouquets and ribbon'd wreaths—for you the shores a-crowding;
For you they call, the swaying mass, their eager faces turning;
Here captain! dear father!
This arm beneath your head;
It is some dream that on the deck,
You've fallen cold and dead.
My Captain does not answer, his lips are pale and still;
My father does not feel my arm, he has no pulse nor will;
The ship is anchor'd safe and sound, its voyage closed and done;
From fearful trip, the victor ship, comes in with object won;
Exult, O shores, and ring, O bells!
But I, with mournful tread,
Walk the deck my captain lies,
Fallen cold and dead.

Walt Whitman

2 yorum: