4 Eylül 2014 Perşembe

Karıncalar

Çatalca Göleti'nden sonra  hafif düzlüklerle bölünmüş dik birkaç yokuş vardır. Bu yokuşları bisiklet ile çıkarken bacaklarınız ve onu taşıyan bedeniniz sizi anlamaz ve çıkmamak için direnirler. Art arda sıralanan üç yokuş bitti derken, hafif bir düzlük sonrası kendini kamufle etmiş bir yokuş daha karşılar sizi, onu da geçtikten sonra sol tarafta sıcak yaz günlerinde suyundan  ne kadar içerseniz için, iç hararetinizi söndürmeyecek ılıklıkta, sürekli akan bir çeşme şırıl şırıl bir dağ melodisi ile öylece beklemektedir. Bu çeşmenin tam üstünde var olan çam ağacının kalın gövdesini, orman arası yapan işçilerin direk olarak kullanıp yaptıkları, artık kullanılmayan dağ işi bir kamelya kaplar. Bu kamelyanın tahtalarının birisinde mavi bir boya ile yazılmış "bu tahtaları alanın tabut tahtası olsun 01 Adana'' yazısını okursunuz.
Her bisiklet sürüşünde bu çeşmenin başında, suyun ve etrafı saran kızıl çam ormanının yeşilinin verdiği huzuru hissetmek ve yanan İzmir sıcağında serinlemek için durmayı severim.
Ağustos sonuna doğru kara karıncalar tekrar çalışmaya başlarlar, temmuz ve ağustos başı olgunlaşan ve toprağa düşen tohumlar son kışlık erzaklardır.
O gün gene bu çeşmeden su almak için eğildiğimde, çeşmenin ahar denen havuzunda top olmuş karıncalar, birbirlerine sarılmış sudan çıkmak için çabalıyorlardı ama çeşmenin aharının yapısı buna asla izin vermiyordu. Tam ortada yer alan insanların su almayı kolaylaştırmak için koydukları taşın ada oluşturan çıkıntısında da üç tane karınca umutsuzca antenlerini dikmiş dolanıyorlardı. Karıncaların çeşmenin tam üst kısmında bir yuvaları vardı ve erzak toplama alanlarına giden yol çeşmenin kenarından ve o dik duvarından geçmek zorundaydı. Hava rüzgarlı olduğu için de buradan geçerken zaman zaman suya düşüyorlardı. Onları izlerken aynı şekilde taşıdıkları tohumla düşen birkaçı tohumlarını son ana kadar bırakmamışlardı. Bazen düşmeleri sağlayan kendilerinden ağır tohumunların dengelerini bozmasıydı zaten.
Saatlerdir top olan bu karıncaları elimle alıp güvenli bir yere bıraktığımda orada beklediğim süre içersinde birbirlerinin sularını temizlediler. Ben oradan ayrılırken aynı işi yapıyorlardı.
Yaşadığımız coğrafya kaderimizi belirler, karınca ya da insan olmanız fark etmez, felaket anında tek başına ya da toplu olarak çırpınmanız sonucu değiştirmez.
Ölürsünüz.